Taş Hastalığı
Taş oluşumu ile birçok teori ortaya atılmış olsa da en çok kabul gören teori anormal kristalüri döneminin varlığı, kristallerin oluşumu ve büyümesi için idrar taşı oluşturan kristal tuzunun aşırı doygunlukta olmasıdır (süpersaturasyon).
Taş oluşumunu arttıran risk faktörleri;
- Metabolik statü (genetik yapısı)
- Hormonal dengesizlikler
- Çevresel faktörler
- Dietteki aşırılıklar
- Kronik infeksiyon veya staza yol açan anatomik anormalliklerdir.
En sık görülen taş tipleri;
- Kalsiyum içeren taşlar (kalsiyum oksalat, kalsiyum fosfat ve karışık tip) %70
- Enfeksiyon taşları (strüvit, magnezyum amonyum fosfat) %15-20
- Ürik asit taşları %1-5
- Sistin taşları %1-5
Taşlar toplayıcı tubuller içinde oluşur ve kalikslere, böbrek pelvisine ve üretere geçer. Taşlar böbrek içinde hareket edince veya böbrekten aşağıya doğru pelvis ve üretere doğru inince, ağrı (kolik) yapmaya başlarlar.
Taşlar hareketliğinde; bel ve kasık ağrısı, sık idrar çıkma veya devamlı idrar yapma isteği, kanlı idrar, bulantı, kusma ve hafif ateş bulguları gözlenebilir.
Hastalar genellikle çok güçlü olan böbrek koliği ağrısı ile acil servislere başvururlar.
Taşın büyüklüğü, yeri ve şekli, taşa nasıl müdahale edileceği kararını etkiler. Kendiliğinden düşme olasılığı da değerlendirilmelidir. Çapı 4 mm’den büyük olmayan taşların bulunduğu hastaların %80’i kendiliğinden taşı düşürebilir. Çapı 7 mm’den büyük taşlar söz konusu olduğunda, kendiliğinden düşme olasılığı çok zayıftır. Üreteral taşların genel düşme oranı, böbreğe yakın taşlar için %25, orta taşlar için %45 ve taşlar için %70’dir. Çapı 6-7 mm’yi aşan taşlar için taş çıkarma işlemi çoğunlukla gereklidir ve şu durumların bulunduğu hastalarda kuvvetle önerilir.
- Yeteri kadar ilaç alındığı halde geçmeyen inatçı böbrek ağrısı olanlar,
- Böbrek işlevinde bozulmayla birlikte inatçı böbrek ve üreter tıkanıklıkları,
- İdrar yolu infeksiyonu
- Pyonefroz veya ürosepsis riski
- Çift taraflı böbrek veya üreter tıkanıklığı
- Tek böbrekte tıkanıklık yapan taş
Böbrek taşları için ESWL (Dışardan ses dalgası ile kırma) denebilir. Başarı şansı yüksektir. Ancak her taşın kırılamayacağı unutulmamalıdır. Eğer böbrek taşları kırılamıyorsa idrar deliğinden girilerek yapılan kapalı (Endoskopik) yöntem URS (Üreterorenoskopi) denenebilir. URS de de başarılı olunamazsa PCL (Perkütan nefrolititripsi) operasyonu yapılmalıdır. Böbreğe direkt olarak dışardan küçük bir bölgeden nefroskop ile girilerek buradan laser ile taş kırma denenmelidir. Bu yöntemde de başarılı olunamazsa veya taş kitlesi çok büyük ise açık operasyonla taş alınma yapılmalıdır.
Üreter taşlarında ESWL denemelerinde başarı olmazsa derhal endoskopik olarak URS-Laser-Basket kateter yöntemi ile taş çıkarılmalıdır. Operasyon sonrasında iki ucu kıvrık DJ stent böbrek ile mesane arasına endoskopik olarak yerleştirilebilir. Hastalara sonda –üretral kateter konulabilir ve bir gün sonra çıkarılarak hastaneden çıkış yapılabilir. Böbrek mesane arası DJ stent 3-4 hafta sonra lokal veya genel anestezi altında kolaylıkla çıkarılır. Açık üreter taşı operasyonları neredeyse artık hiç yapılmamaktadır.
Mesane taşlarında da genellikle endoskopik yöntem ve laser aracılığıyla taşlar kırılarak toplanır (Endoskopik sistolitotripsi). Açık mesane taşı ameliyatı; çok büyük taşı olan hastalarda mecburen açık olarak yapılabilir.
Anlaşılacağı üzere günümüzde taş hastalığının son tedavi yöntemi açık operasyondur. Endoskopik yöntemler günümüzde başarı ile yapılmakta ve hastalar daha kısa sürede sağlıklarına ve işlerine dönmektedirler.